Ayşe Tüter,Sahrap Soysal,Emine Beder ve daha niceleri...
Saygı duyuyorum hepsine ,yılların birikimlerine ve emeklerine
Ayrıca biliyorum, programda ki zamanın kısıtlılığını.
Ancak sinir oluyorum.
Neye mi?
Hepsi, bir yemeğe başladıklarında önlerindeki devasa tezgahta heşey hazır.
Dometesler,biberler,soğanlar doğranmış,kaşarlar rendelenmiş,baharatların hepsi ayrı ayrı kaplarda ve daha birçok şey...
Herşey düzenli,herşey ellerinin altında
Kirlinen kaplar hoopp arka tezgaha
Bunca hazırlığa rağmen birde, bir çoğunun yanında yardımcı var.
Ohhh ne ala
Sonra hokus pokus
Ortaya 10 dk enfes yemek.
Ben daha soğanları doğrarken Onların yemek çoktan pişmiş:)
Oysa böyle birşey mi yemek yapmak?
Bu kadar kolay,bu kadar zahmetsiz öyle mi?
Yemek yapmak...
Soğanı doğrarken göz yaşı akıtmak demek.
Yemek yapmak...
Malzemeleri buz dolabından çıkarırken, kapısını ayağınızla ittirmek demek
Yemek yapmak...
Daha ne koyacaktım diye düşünmek demek.
Yemek yapmak...
Çalan telefona,kapıya bakıp vakit kaybetmek demek.
Yemek yapmak...
''Yanına başka ne uydursam'' diye kafayı yemek demek
Yemek yapmak...
Hangi tencere de pişireceğine karar vermek demek.
Yemek yapmak...
Çıkan bulaşıkları yıkamak demek.
Yemek yapmak...
Zahmet demek,emek demek.
Yemek yapmak...
Yemek yapmak...
Yemek yapmak...
Çoğu zaman zevk,keyifsizken mecburiyet,yedirirken memnuniyet demek.
Yemek programı seyretmek...
''Böyle yemeği babamda yapar'' demek.